Necâtî, XV. asrın sâde dil kullanan aydınları içinde, zarif ve tabîî bir şehir halkı Türkçesiyle şiirler söyleyen şâirdir. Onun dîvanındaki 650 gazel, büyük ekseriyetle Türkçe kelimelerle söylenmiş; bu gazellerin redifleri ekseriya ve kafiyeleri, yer yer Türkçe fiiller ve Türkçe kelimelerle tertiplenmiştir.
Oda atarsa seni hasreti ol mah-veşin
Gönül âh eyler kim yakduğı tütmez güneşin
beytinin ikinci mısraında görüldüğü gibi, şiire yine Türkçe kelimelerle getirdiği ata sözleri, onun birçok şiirlerinin adetâ hususiyeti olmuştur. Birçok mısraları da böyle bir bir üslûpla, atasözü ifadesiyle söylenmiştir.
Âdeti hublarun cevr ü cefâdur amma
Bana etdüklerini kimselere etmediler
Beytinin ikinci mısraında görüldüğü gibi, hem halis Türkçe hem de halk ifadesiyle söylediği mısrâlara şiirlerinde sıkça rastlanır.
Ana sud vermez Necatî tâ kim oğ'lan ağlamaz
Gibi mısraları da yine aynı hususiyetlerle ifâde edilmiştir. Onun bir kısım söyleyişleri o kadar mahallîdir ki Tezkireci Lâtîfî, onun, "şiirlerinin anlaşılması için, Kastamonu'da kullanılan birçok kelime, tâbir, yer adları ve mahallî âdetlerin bilinmesi lâzım geldiğini,, söyler. Yine Lâtîfî'ye göre: "Sözün ruhunu önce o bulmuştur.,, "Rûm'da atasözü söylemek Safî ile yânı Sultan Bâyezid'in vezirlerinden Kasım Paşa ile başlmış fakat kemâlini Necati'de bulmuştur.,, (30)
Aşık Çelebi, onun sâde, külfetsiz ve yapmacıksız Şur söylediğini bilhassa kayda lüzum görmüştür. I Sehî Bey, îdrîs-i Bitlîsî'nin Tevârîh-i Âl-i Osman' da Necati'ye Husrev-i Rûm denildiğine dikkat eder. Kısaca, eski kaynakların hemen hepsi Necati'yi takdir ederler. Bunun başlıca sebebinin de Necati'nin şiirindeki sadelik ve tabiîlik olduğu görülür. Türkçenin türlü cinasları, söz ve mânâ sanatları, şiirde ahenk yaratan Safiye ve redifleri Necati'nin şiirlerinde hep bu tabîî söyleyiş'in cazibesi içindedir.Bunun içindir ki Necati'nin şiirleri Ahmed Paşa meclisinde beğenilmiş, Fâtih Sultan Mehmed, İkinci sultan Bâyezid gibi hükümdarlar ve Şehzade Mehmed gibi saray mensupları tarafından takdir edilmiştir. Necâti'nin şiirlerine, devrinin ve sonraki asırların birçok Şâirleri tarafından nazireler söylenmiştir.30 Safî, İkinci Bâyezid devri vezirlerinden cezri kasim Paşa'nın şiirde kullandığı mahlâsdır. sali devrinin hatırı sayılır şairlerindendir. Şiirde kullandığı ifâde, Ahmed Paşa üslûbuna yakındır. Tezkireci Sehî onun şiirde mesel söylediğine dikkati Lâtîfî ise "Şuarâ-yı Rûm'da mesel-grûyluk ondan sâdir olmuş ve Necâtî Bey'de de kemalini bulmuştur, cümlesini kullanır.
bu gibi nazireler için kitabımızın(res.türk ed.)Ahmed paşa bahsindeki Nazire Edebiyatı bölümüne bakınız.
Bu arada XV. asrın. Mihrî gibi kadın şâirleri ve XVI. asrın Fuzûlî, Bakî gibi büyük üştadları, onun şiirlerine nazire söylemişlerdir. Bu şâirin:
Beni ağlan beni kim üstüme gelmez ölicek
Bir avuç toprağ atar bâd ı sabadan gayrı
gibi beyitlerle tertiplenmiş bir gazeli, büyük şâir Fûzûlî'ye, içinde:
Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapum bâd-ı sabâdan gayrı
beyti de bulunan, şaheser bir gazel söyletmiş; onun, kendi devrinde ve daha sonra birçok şâirler tarafından tanzîr edilen:
Çıka'ı göklere ahum sereri done done
Yandı kendi -i sipibrin ciğeri done döne
Matla'iyle başlayan ve haklı olarak:
Ey Necâtî yaraşur mutribi şeh meclisinün
Raks urub okuya bu şi'ri teri döne döne
övüncüyle son bulan meşhur gazeli de XVI. asrın büyük İstanbul şâiri Baki tarafından, içinde şöyle beyitler bulunan bir gazel'le tanzîr edilmiştir:
Çıkar eflâke derünum sereri done döne
Dökülür hâke yaştım kat releri döne döne
Bister-i gamde gözüm giceler uyku görmez
İderün subha değin nâleleri döne döne
Katre î eşkine öykündi deyu Bakî'nin
Çerh-ı hakkak yanubdur güheri döne döne
Necati'nin şiirlerine en çok nazire yazın şâir ise Tokadlı Vâlihi'dir. O kadar ki Fuad Köprülü, Vâlihî'nin Necâtî takdîrkârlığını bir dîn hâline getirdiğini söyler. (32)
Necâtî dîvânında şâirin kendi hayâtını aksettiren çeşitli söyleyişler; devrin sosyal hayâtına, ahlâk, adalet görüş ve düşünüşlerine âit çizgiler; tabiat güzellikleri, av tasvirleri v.b. gibi çeşitli temalarda söylenmiş şiirler, bilhassa gazeller vardır. Kaside ve gazellerde rastlanan böyle çizgiler, çok defa Dîvan şiirinin umûmî söyleyişine uygun, kısa fakat kuvvetli çizgilerdir (33) Bir misâl olarak, Necati'nin şiirlerindeki hayat tabloları, o zamanki müslüman Türk ordularının Rûm ülkelerini hangi seslerle fethetttiklerini şiire işleyecek kadar kuvvetli söyleyişlerdir:
Gâh olur bâvf ge ür gâlib olur gâh recâ
Gâh olur basret ile âb iderüz gâh Allah
Zulmeti açmağa fikr eyle Necâtî zikr it
Feth âder Rûm ilin âvâze-i Allâh Allah
gibi...
Necati'nin çok sayıdaki gazelleri içinde en tanınmış ve sevilmiş olanlarından biri de yine sâde lisan'a ve zarîf bir ifâdeyle söylediği şu manzumedir:
32 Anadolu'da Türk Dil ve Edebiyatının Tekâmülü, Yenitürk M. Sayı: 5, S. 388.
33 Bkz. Nihad Sami Banarlı, Dîvan Şiirinde Sosyal Çizgiler, Hayat Tarih Mecmuası, sayı: II, 1966.
Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler
Servi yürütmedi1er goncayı söyletmediler
Taşradan geldi çemen mü kine bigâne dürür
Devr- i gül sohbetine lâleyi i etmediler
Âdet-i hûblarun cevr ü. cefâdur amma
Bana etdükler ni kimselere etmediler
Hamdü lillâh mey-i canbahş ile sâkilerimüz
Âb-ı hayvan ile Kevser suym istetmediler
Hele ol kaşları ya okları peykânlarını
Sineden çekmediler yüreği oynatmadılar
Bin güzeller bulınur Yûsuf'a mânend amma
Bu kadar var ki bular kendülerin satmadılar
Ey Necâtî yürü şabreyle elünden ne gelfîr
Hüblar cevr ü cefâyı kime öğretmediler
Necâtî dîvânının dîğer . şiirleri içinde kasidelerinden daha çok takdîr görenleri mersiyelerdir.
Necâti'nin kendi şi'ri ve san'at telâkkisi hakkındaki birkaç beyitini buraya ilâve etmeyi faydalı bulduk:
Tutdu cihânı şöhret-i şi'rin Necatî'yâ
Dünyâya sığmaz oldun o bir kaç yalan ile
Necâti râstı bu kim hayâl-engizdir tab'ın
Anunçün sözleri dâ'im okunur derd-mendâne
Ben Necâtî'yem cihanda adım oldu dasitan
Şi'r demek ögredeyim şimdiki şâ'irlere
Şol cihetden kim Necati'ye Atâyidir kemal
Nazm içinde mahir olmuşdur Nizamiler gibi
Bildin Necatı şi'r ine şöhret veren nedir
Rengin hayâl ü şive ile hûb edâsıdır
Ma'ni-i hâssa Necâtı yaraşır terkib-i sâf
Gûş-vâre olmaz olmayınca zinet zerde dür
Buldu her bir şeyde zihnim gevher-i ma'ni-i hâss
Değme bir katre Necâti bahr-ı Ummândır bana
Bu mu'ciz nazmı görüb ehl-i eş'ar
Gazel demekden istiğfar ederler
Ey Necatı 'ömre sürer nitekim Âb-ı Hayât
Gül gibi pejmürde olmaz taze divanım benim
RESİMLİ TÜRK EDEBİYATI(Nihat Sami Banarlı,MEB.Devlet kit.,İstanbul 2004,cilt1,s468)