Münir Nureddin Selçuk
1899 yılında İstanbul’ da doğdu. Çocuk yaşlarından itibaren sesinin güzelliğiyle dikkat çekmeye başladı.
1915 yılında Dârü’l- Feyz-i Mûsikî Cemiyetine 1917’ de Dârü’l-Elhân’ a girdi. Burada Zekâîzâde Hâfız Ahmed Irsoy’ un öğrencisi oldu.
1918 yılında Ziraat tahsil etmek üzere Macaristan’a gittiyse de kısa bir süre sonra geri döndü. Çünkü kendisi için mûsikîden başka hiç bir meslek düşünemiyordu.
Ali Rif’at Çağatay Leon Hancıyan Kemâl Niyâzi SeyhunLâika Karabey Enîse Can Nezahât Zâhide ve Ûdi Hayriye Hanımlar ile beraber Şark Mûsikî Cemiyeti’ ni kurdu. Kısa bir süre sonra Mes’ ud Cemil ve Refik Fersan’ ın da katıldığı icrâ heyeti ile muhteşem konserler verdi.
1923 yılında teğmen rütbesiyle Müzika-i Hümâyun’ a girdi. Cumhuriyetin ilânından hemen sonra Ankara’ da kurulan Riyâset-i Cumhur İnce Saz Heyeti’ nde de aynı rütbeyle yer aldı.
1926 yılında bu heyetten ayrılarak İstanbul’ a döndü. Sahibinin Sesi plâk firmasına yüzlerce plâk yaptı. Böylece olağanüstü güzel sesi ve emsâlsiz üslûbunu geniş kitlelere duyurdu. Okuyuşunda geleneğe sıkı sıkı bağlılığın yanında bilhassa gazel okuma üslûbunda olağanüstü yenilikler yaratmıştır.
1927 yılında Paris’e giderek şan ve piyano dersleri aldı. Yurda dönünce Mes’ ud Cemil Rûşen Ferit Kam Artaki Candan ve Nubar Tekyay gibi seçkin saz sanatçıları eşliğinde Türk Mûsikîsi’ nin ilk Avrupaî solo konserlerini verdi. Bu konserlerde eserleri ayakta ve frakla icrâ ederek günümüz solo anlayışının temellerini atmıştır.
Aynı dönemde pek çok Mısır ve Türk filminin müziklerini yapmış Allah’ ın Cenneti Kahveci Güzeli Sâdullah Ağa gibi filmlerde başrol oynamıştır.
İstanbul Konservatuarı İcrâ Heyeti Şefi ve solisti olarak yurtiçi ve dışında yüzlerce konser vermiş birçok sanatçının yetişmesini sağlamıştır.
Çeşitli formlarda bestelediği her biri birbirinden değerli 100’ ü aşkın eseriyle büyük bir bestekâr ve son yüzyılın kendinden sonrakilere de örnek olmuş en büyük ses icrâcısıdır.
Münir Nûreddin Selçuk 27 Nisan 1981’ de aramızdan ayrıldı.
Rûhu şâd olsun.
TANINMIŞ ESERLERİNDEN BAZILARI
Hicaz Şarkı (Söz : Yahya Kemâl Beyatlı)
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli
Bîçâre gönüller ne giden son gemidir bu
Hicrânlı hayâtın ne de son mâtemidir bu
Bir çok gidenin her biri memnûn ki yerinden
Bir çok seneler geçti dönen yok seferinden.
Hicaz Şarkı (Söz : Fâruk Nâfiz Çamlıbel)
Gittin de bıraktın beni aylarca kederde
Mehtâb oluyordun bana aysız gecelerde
Dermân olur ancak dönüşün bizdeki derde
Mehtâb oluyordun bana aysız gecelerde.
Hüzzam Şarkı (Söz : Ümit Yaşar Oğuzcan)
Sevdiğim dünyâlar kadar
Gel dese bir gün gel dese...
Nesi var ömrün nesi var
Vesvese hepsi vesvese...
Bir şarkı gelir uzaktan
Söyler aşktan yaşamaktan...
Bir ses ki ruhtan dudaktan
O sese yandım ah o sese...
Mâdem ki gönül öyle deli
Delicesine sevmeli...
Usanıp yine sevmeli
Bitmese sevgibitmese...
Nihâvend Yürüksemâî (Söz : Fuzûli)
Ruhsârına aybetme nigâh ettiğimi
Gözyaşı döküp nâle vü âh ettiğimi
Ey pâdişeh-i hüsün terahhüm çağıdır
Affeyle ki bilmişim günâh ettiğimi.
Nihâvend Fantezi (Söz : Niyâzi Atılgan)
Yâr senden kalınca ayrı
İstemem yazı bahârı
Ömrümün kalmadı hayrı
Geçmiyor günlergünler geçmiyor...
Nihâvend Şarkı
Uçsuz bucaksız engine
Baharın yeşil rengine
İçimin dengi dengine
Gönül vermek istiyorum.
Aklar düşüşün başıma
Kuşlar üşüşün başıma
Bir peri çıksın karşıma
Gönül vermek istiyorum.
Nihâvend Şarkı (Söz : Behçet Kemâl Çağlar)
Yok başka yerin lûtfu
ne yazdan ne de kıştan
Bir tatlı huzur almaya geldik Kalamış’ tan...
Yok zerre tesellî ne gülüşten ne bakıştan
Bir tatlı huzûr almaya geldik Kalamış’ tan...
Nihâvend Şarkı (Söz : Necdet Atılgan)
Bilmem bu gönülle ben nasıl yaşayacağım.
O daha genç yaşında benimse geçti çağım.
Kurtulmak mümkün olsa bırakıp kaçacağım
Fakat ne yazık artık elinde oyuncağım.
Onun zoru sürümek beni gittiği yola.
Ben giderim sağıma o çeker beni sola.
Arkasından bakarım gözlerim dola dola
Ey gençlik arkadaşım sana uğurlar ola.
Rast Yürüksemâî (Söz : Mustafa Nâfiz Irmak)
Hülyâma doğan son güneşim son hevesimdi
Hasrette gözüm gözde yaşım dilde sesimdi
Rûyâma baharlar getiren gül nefesimdi
Bilmem nasıl âfet di ki Yârâbbi! o kimdi!
Hâlâ yaşayan hâtıralar kaldı sesimde.
Rast Şarkı (Söz : Mustafa Nâfiz Irmak)
Sevdâ ile dillendi bu son şarkı sesinle
İsyânı bırak gel de bu son besteyi dinle
Rûhumdaki dert bir gece ağlaşsa seninle
İsyânı bırak gel de bu son besteyi dinle.
,,,,,,,,,,,,,,,,Alaaddin Yavaşça
1 Mart 1926 yılında Kilis'de doğmuş olan Alâeddin Yavaşca'nın annesi Enver Hanım babası Hacı Cemil Efendi'dir. İlk ve orta okulu Kilis'te bitirmiş lise birinci sınıfı Konya'daikinci ve ücüncü sınıfları da İstanbul Erkek Lisesi'nde okumuştur.
1945 yılında Tıp Fakültesi imtihanını kazanmış 1951 yılında mezun olup aynı yıl Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisası yapmaya başlamıştır. 1955 yılında mütehassıs hekim olduktan sonra çeşitli hastanelerde Baş Asistan Şef Yardımcısı Kiinik Şefliği yapmış son olarak da Haseki Hastanesi Başhekimliği'nden emekli olup aktif tıp hayatını noktalamıştır. Bir süre muayenehane açmış serbest hekimlik de yapmıştır.
Sanatla içiçe bir ailenin çocuju olan Alâeddin Yavaşca evlerinden hiç eksik olmayan zamanın Türk Müziği plak larını dinleyerek büyümüştür. İlk müzik çalışmasına ilkokul sıralarında Zeki Çelikalp'den Batı Müziği keman dersleri alarak başlamış notayı da bu yıllarda öğrenmiştir. Kendisinin Türk Musıkîsiyle ciddi anlamda tanışması İstanbul Erkek Lisesi'nde öğrenim gördüğü yıllara rastlar.
Artaki Candan'dan aldığı kanun dersleri ve lise edebiyat hocası Hakkı Süha Gezgin'in evindeki fasıllara hanende olarak katılması musıkî hayatına attığı en önemli adımlardır.
Tıp Fakültesi yılIarında Universite Korosu çalışmaları ve koronun solistliğini yapması kendisine radyonun kapılarını da aralamıştır. 1950 yılında radyo sanatçılığı imtihanını kazanıp İstanbul Radyosu ailesine katılmıştır. Alâeddin Yavaşca üç önemli musıkîsinastan meşk etmis ve Türk Musıkîsinin inceliklerini öğrenerek kendisini yetiştirmiştir : Sâdettin Kaynak Zeki Ârif Ataergin ve Münir Nurettin Selçuk.Bunların yani sıra; Dr. Suphi Ezgi Mes'ud Cemil Refik Fersan Nüri Halil Poyraz Suphi Ziya Özbekkan Cevdet Çağla Fehmi Tokay Hüseyin Sâdettin Arel Ekrem Karade niz Fikret Kutluğ'dan da önemli ölçüde yararlanmıştır.
İlk eserini 1951 yılında bestelemiş olan Alâeddin Ya- vaşca'nın dini ve din dışı saz ve söz eseri olarak dört yüz elli'yi aşkın bestesi vardır. Ayin-i Şeriften çocuk şarkısına uza nan geniş bir bestekârlık yelpazesine sahiptir.
1967 yılından bu yana çeşitli koroları yöneterek şeflik konusunda da hizmetlerine aralıksız devam etmistir. Aleddin Yavaşca 1966'dan başlayarak hocalık göreviylede Türk Musıkîsine katkıda bulunmuş pek cok radyo sanatçısının yetişmesine vesile olmuştur. 1976 yılında kurulanve eğitim vermeye başlayan Türk Müziği Devlet Konser vatuvarında öğretim üyeliği ve Ses Bölümü Başkanlığı da yapmış olup Konservatuvardaki eğiticilik görevi devam etmektedir.
26 Mart 1980'de Ayten Yavaşca ile hayatını birleştir miş olan Alâeddin Yavaşca Yüksek Öğretim Kurulu tarafından 1990 yılında Müzik-Ses Eğitimi Ana Sanat Dalı Profösörlüğü'ne atanmış 1991 yılında da Devlet Sanatçısı ünvanı almıştır.
Türkiye Yazarlar Birliği 1993'de kendisini yı lın Kültür Adamı seçmiş aynı yıl içerisinde Gaziantep Üni versitesi de "Fahri Doktorluk" ünvanı vermiştir. Milli Eğitim Bakanlığı "Türk Musıkîsi Araştırma ve Değerlendirme Komis yonu" Kültür Bakanlığı "Türk Musıkîsi Kurulu" ve Devlet Plânlama Teşkilatı "5. beş yıllık Türk Musıkîsi Eğitimi Komis yonu" çalışmalarına da katılmıştır. Alâeddin Yavaşca. TRT Türk Sanat Müziği Repertuvar Kurulu'ndaki görevine devam etmekte olup zaman zaman solistlik ve koro şefliği de yap maktadır.